Yazın güneşi, sıcaklığı dilerim ihtiyacı olan herkesin içini ısıtmıştır.
Yaza dair kısa bir özet geçmek istiyorum.
Bir çember gibi başladığım noktada tamamladım yazı…
İlk denize Datça’da girdim; düzenlediğimiz Yoga Tatili için 28 Mayıs’ta Ovabükü’nde
başladım yaza. Sonrasında İzmir’deydim, bir ara Selimiye- Turunç, daha sonra da
Akyaka- Fethiye noktalarını ziyaret etme fırsatı yakaladım. Çemberi sonra Datça’da
kapadım Eylül başında.
Datça’da başlayıp, Datça’da kapanan bir çember iyi geldi…
Datça Ovabükü... |
Turunç’a araba ile gittik, daha önce bir kez tekne gezisi
sırasında denizden görüp çok beğenmiştim burayı. Üç gün kaldığımız bu noktada,
Marmaris merkezdeki kadar çok olmasa da yabancı turist ağırlıklıydı. Yine de
güzel bir çay bahçesi vardı ve her akşam soluğu orada aldık demlenmek için.
Turunç’a araba ile gitmek biraz zorlayıcı geldi, dönüş gidiş kadar ürkütmedi
beni, ama yolu ilk giderken beni biraz tedirgin etti (gerçi ben araba
yolculukları konusunda biraz tedirgin/ hassassımdır ondan da olmuş olabilir).
Turunç güzelliği, denizi ile tekrar gidilebilecek bir nokta, sadece fazla “turist”
hali olmasa, daha mı güzel olurdu diye de düşündürdü beni.
Selimiye... |
Selimiye çok tatlıydı. Denizi acayip sıcak, rengi ise büyüleyici
güzellikte bir mavi. Yerli turisti daha bol, hafif Alaçatı olma arayışında bir
hali var, dilerim olmaz. Yeme içme açısından fiyatları İstanbul
standartlarındaydı, özellikle Paprika’nın tatlılarına ve Beyaz Ev’in
yemeklerine hayran kaldım. Selimiye kalbime taht kurdu.
Akyaka... Tek başına güzel. |
Sonrasında Akyaka… Esnafı nedense çok isteksiz, sıkkın,
suratı güleryüz adına cimri bir mekandı. Havasını da pek sevmedim, maalesef
kendisini de. “Zaten buraya geliyorlar”, der gibi bir hal vardı, “gelen
geçiyor, çok da umurumuzda değil” gibisinden algıladım çoğu esnaf noktalarını.
Ben geldim geçtim ama bir daha kesinlikle tercih etmeyeceğim. Tekne turu ile
çevreyi gezmek keyifliydi, merkezde kaldık, Azmak Çayı’nı çok beğendim, ama
onun dışında beni tatil açısından cezp etmedi.
Balık Hali- Fethiye |
Fethiye’ye ilk kez gittim ve çok sevimli buldum. Ölüdeniz ve çevredeki koylar
çok güzeldi. Balık Hali’ne bayıldım, mutlaka bir akşam burada yemek yenmeli,
hatta yılda bir kere arkadaşlarla orada buluşmak üzere sözleşmeli. İlçe hali
Fethiye’de hissedilse de, tatil yapmak için güzel bir seçenek.
Mavi Mağara- Ölüdeniz |
Sabit biri olduğumdan mı, çok güzel bir şeyle karşılaşınca,
sürekli onla kıyaslamamdan mı bilinmez, benim için Datça bambaşka. Sessizliği,
sakinliği, tatlılığı, virajları, denizi, toprağı ilaç gibi geliyor ruhuma.
Mayıs’ta Ovabükü’nde kaldım, dünya tatlısı bir pansiyonda. Kendimi evimde gibi
hissettiğim nadir yerlerden biri Datça. Eylül’de gidince en yakın
arkadaşlarımdan birinde kaldım ve onunla yaptığımız bir iki günlük Datça
turlarında beni harika yerlere götürdü. Her bük çok güzel ama özellikle aralarda
saklı cevherler var ki, sadece görünce bile insanın kalbinde bir ferahlık
açılıyor, içine dalınca ise tarifsiz… Binlerce kez daha yolumun Datça’ya
düşmesi dileğimdir.
Datça aşkı... Kargı koyu. |
Dilerim güzel topraklar bozulmaz, kirletilmez, kıymetleri
bilinir. Doğa, tek başına öylesine güzel ki… İnsan eli nedense bunu bozmakta
hiç zorlanmıyor. Elimize sahip çıkalım.