20 Eylül 2010 Pazartesi

Saç... İçime sinmeden asla!


Saç konusu benim için yıllardır bir derttir...

Lisede bile sorunluydu benim saçlarım. Belki de saçlarım hep aynıydı ancak ben onlarla anlaşamamaya lisede başladım, orta son falan da olabilir, öncesinde zaten bir saç bilinci yoktu ki! Toplar giderdim dümdüz, aynaya bile bakmazdım. Lisede baktım bir at kuyruğu bile olmuyor  benim saçlardan, uzun olmasına rağmen, neden? İki tane minik kıvırcık çıkıyor kafamın tepesinden birer boynuz gibi... Resmen birer boynuz. Halbuki benim saçlarım dalgalıdır, iki adet kıvırcığım vardır, hiç sevmem, halen sevmem.
Sarı saçlarıyla beni büyüleyen ilk kadın Olivia Newton John'dur...

Yıl geçti, büyüdük ettik, kuaför denen para sömürücüyü keşfettim. Bir dönem psikolog yerine kuaföre giderdim. Gerçi bugüne kadar hiç psikologa gitmedim, onun yerine kuaförle çözdüm derdimi. Bir açtırdım rengini, bir koyulttum. Her renk oldu saçım, hep sarıları sevdim, sonra "ay ne kadar suni" dedim, sonra tekrar tekrar... Kendi saç rengimiyse hep sıradan bulmuşumdur.

Dün gece içime bir sıkıntı çöktü. İki hafta önce en son kuaföre gitmiştim. Son durum kısa küt sarı röfleli saçlar. Ben dedim kuaföre "sarıların rengi açılsın miktarı azalsın". Her şey iyi güzel ama miktar azalmadı, o anda ben de kendimi bir Marilyn Monroe gibi hissettim fönün etkisiyle. Fön gitti, saçlarım kesimini kaybetti, benzedim mi elleri dereotlu peynirli poğaça yapan 3 çocuklu bir teyzeye!
 
Kısa saçların bir sınırı vardır. Bir noktayı geçince, korkunç bir boy olurlar, keim kayar, yüzünüzdeki ifade kayar. İşte öyle bir noktadaydım dün gece... Dedim olmaz. Olmaz. İdare et... Yok. Makyaj yap, aynaya bak. O da olmadı. En sonunda gittim kuaföre. Ona da söylemeye utandım. Adam dicek manyak bu daha 2 hafta önce geldi boyattı, beğendim diyerek ayrıldı. Önce kesim var dedim saçım için, sonra yavaş yavaş söyledim, sonra utanmadan çantamdan USB'yi çıkarıp, böyle bir renk olsa dipler diyerek istekte bulundum. Aşırı sarı saç da bana biraz iddialı geldi. Doğallaştırmak şarttı.

Sonuç: İçime sindi. Güzel oldu, boy kısaldı, renk doğallaştı, anlamlı bir saç oluştu. Neydi o öyle?

Sorun: Neden saçlarımla sürekli bir problem yaşıyorum? Yıka ve çık tiplerinden neden olamıyorum? İleride bir gün biter mi saçla ilgili derdim, olduğu gibi, kuaföre para vermeden yaşayabilir miyim?

Henüz bunlar yanıtsız... Şimdilik barışkes imzalandı.

4 yorum:

  1. yeni saç rengini ve kesimini çok merak ediyorum :)..yarın göreceğim dimi, oley!

    YanıtlaSil
  2. :) hehe okurken çok güldüm, benim de böyle saçıma taktığım dönemler olur. Genelde hayatta bir şeyden memnun değilken ya da arayış içerisindeyken hep saçımla oynarım, sanki o güzel olunca her şey iyi olacakmış, hayatım istediğim çizgiye oturacakmış gibi...

    Çok merak ettim sarı saçlarını :)

    YanıtlaSil
  3. Ben sana hepsini yakıştırıyorum diyeceğim, sen bana hadi ordan pis yağcı diyeceksin:)))) ama yok vallahi değiil, yüzüne, ruhuna, bedenine mutluluk geldiğinden midir nedir, ben sana senin o beğenmediğin halleri bile çok yakıştırıyorum.

    ayrıca bu durum senin fazla süprizli bir insan olmana neden oluyor ececim ki, ben bu durumdan çok memnunum:) 2 gün görmüyorum, 3. gün bir bakıyorum, hoooppp değişmiş saçlar:)) bana bak, hep aynı, hep aynı:))))

    YanıtlaSil
  4. @zeynep: en kısa zamanda görüşürüz umarım, o zamana kadar değişmezse sarı saçlarımı görürsün:) eskiden kötü gidince olaylar saçlarımı değiştirirdim ama artık farklı bir hal aldı bu durum bende. olayların kötü gitmesinden bağımsızlaştı:)

    @zerom: senin saçların çok güzel çünkü. o yüzden hep aynı! sözde her burcum sabit, nedir bu değişkenlik bendeki...

    @suchim: yrn görüceksin cnm beni, izmir bekle beni:)

    YanıtlaSil