4 Kasım 2010 Perşembe

Kasım'da yaşanır başlangıçlar bitişler...

Daha önceleri Kasım aylarını sevmezdim. Akrep dönemini özdeştirirdim bu ayla, bana hep tehlikeli gelirdi, karanlık gelirdi. Kış gelirdi, güneş giderdi. Yaşanan şeyler bu dönemde çok köklü gelirdi; başlangıçlar çok sağlam, bitişler çok köklü olurdu. Bana öyle gelirdi, ben öyle yazmıştım bunu beynime.

Ah benim beynim. Neler yazdım, neler çizdim ben ona. Yeni kişisel çalışmalarım sayesinde beynimi yenilemeye başladım. Kasım ile aram ısındı, bitişlerden arındığımı hissediyorum. Bir diğer ihtimal aram ısındı bitişlerle, daha çok başlayana odaklandım. Sevmeye başladım bir şeylerin bitmesini, arkaya bakmaktansa, güvenli ortamda kalmaktansa, bilinmeyene, başlangıca odaklandım. İnancım arttı, artıyor. Gelen her şey benim iyiliğime olacak, nereden biliyorum bilmiyorum, güzel, sıcacık bir his. Yok olmasan keşke.


Sanki bir kabuğum vardı (ceviz de olabilir, fıstık da), iyice kalınlaştırmıştım ben onu zamanla. Bunu okuyan beni 40 yaşında sanabilir, ama kabuk dediğin bir günde de oluşur, belki bir anda. Ve o gereksiz kabuk, hayattan kendimi sakladığım kabuk, bu ay iyice yok oldu. Kendimi kabuğum olmadan da güvende hissediyorum bu hayatta. Bitişte ya da başlangıçta. Ve Kasım ayı çok güzel olabiliyormuş üzerinizde korkularınız olmayınca...

5 yorum:

  1. senin adına çok sevindim cenem :)..dilerim bende en kısa zamanda kabuğumu kırarım..

    YanıtlaSil
  2. Kırılan kabuklara ve özgürlüğe içiyoruz o zaman!

    YanıtlaSil
  3. Sonbaharın son ayı Kasım, hiç güzel olmaz mı? Biz olumsuzluklar yüklemedikçe bizi çevreleyen şeylere, olumsuz olan bir şey yok aslında. Mesele bizim içimizde, senin deyişinle kabuklarımızda... Kabuk gittikten sonra kalan iç meyvenin tadına vara vara yaşaman dileğiyle Ecem:)

    YanıtlaSil
  4. Ecem sana blog hayatının ilk mimini cevaplama fırsatını veriyoruuum:) Bir zahmet geliver şekerim benim sayfaya:)

    YanıtlaSil