11 Aralık 2011 Pazar

Bulunca kaçırmayın!

Kış güneşi var ya, nasıl beni baştan çıkartıyor. Bugün değil dünden bahsediyorum, cumartesi hava nasıldı ama? Muhteşem.

Moda yollarında önünde durup bakmayı sevdiğim grafitti. Kim yaptıysa ellerine sağlık.

Uyandığımda içimden "Moda'ya git" dedi bir ses. Kendi sesim elbette, bir an tembelleşsem mi, iyileşmekte direnen ayak bileğimi yormasam mı derken, bir bakmışım dışardayım.

Saçlarımı savura savura sarıldım atkıma, ellerimi montumun cebine soktum, güneş tam değmesin iyice havalara uçmayayım diye gözlüklerim de gözümde. Atkımı da, montumu da çok seviyorum hava böylesine güzel olunca.

Evimin yakınında, favori fırınımda çayımı içtim, kahvaltımı ettim. Bu sabahım yalnız olacaktı, arkadaş sohbetleri biraz bekleyebilir, ilk başta kendimle kalmalıyım bugün dedim.


Yalnız kalmak bazen ne kadar da iyi geliyor. Hep değil, bunu kabul edebiliriz. Ama bazılarımız yalnız kalmayı çoğunlukla daha çok sever ya, ben onlardanım. Küçükken bile tek başıma nasıl keyifli oynardım, tek çocuk olma sendromudur belki, yalnızlığını sevmeye, sonrasında onu korumayı özenle sürdürme.

Kadıköy'de harika bir yürüyüş, en sevdiğim gümüşçülere ziyaret derken Moda'nın ne kadar da güzel olduğunu bir kez daha seyretmeye başladım. Evler, binalar, tramvay yolu. Minik, şirin, temiz, özgür. Köpekler daha bir mutlu, deliler daha bir huzurlu sanki Moda'da. 

Moda'nın göbeğindeki çay bahçesine vardığımda, buranın güzel Türk Kahvesi'ni içtim denize karşı. Rüzgar, soğuk var ama kış güneşi... Nasıl da ısıtıyor. 

Sessizliğe kafamdan uçan martılar eşlik etti, birkaç yaprak düştü kafama gökyüzüne bakmayı hatırlattılar bana. Zihnim de, ruhum da berrak, kalbim sıcacıktı bu cumartesi sabahında. 

Kitabımı okudum, en büyük sorularıma yanıt geldi sayfalardan, sanki beni iyice rahatlatmak istercesine. İyice altını çizdim kitabımın, sonra defterime birkaç sayfa yazı karaladım, kaybetmek istemedim bu güzel anları, tam tersine kaydetmek istedim. Bunu da başardım. 

Denizle gökyüzünün buluştuğu yerde, güzel dilekler tuttum, sesimi duyurdum, dalgaların dibine yanaşmaya cürret eden insanları bir güzel ıslatmasına tanık oldum ve kendi kendime güldüm. Dışardan beni görenler manyak sanabilirdi, bunu düşünüp bir daha güldüm.

Sonra güzel bir Kadıköy turu yaptım sevdiceğimle, tüm gün yürüdük ve günü bir tiyatro oyunuyla(Don Juan'ın son gecesi, Oyun Atölyesi) sonlandırdık. Uzun süre tiyatroya gönül vermiş ben, artık klasik sahnelenen oyunlar izlemek istemediğime birkez daha karar verdim. Sahnede Haluk Bilginer'in karizması hatrına uzun süren oyun aktı, ama ben sıkıldım artık iki kapılı, sıkıcı dekorlu klasik sahnelemelerden. Neden bilmiyorum.

Kareler gözüme takılanlar.

Kış güneşini bulunca kaçırmayın, aman:)

Sevgiler.





1 yorum:

  1. Sen güzelsin arkadaşım, bir arkadaşının da sana dediği gibi çok güzel görüyorsun hayatı, hayatını, hayatının renklerini. Yalnızlığınla, kalabalığınla, huzurun hep seninle olsun. VE seninle Kadıköy ayrı güzel, bunu çok iyi biliyorum :)

    YanıtlaSil