30 Ağustos 2012 Perşembe

Kartlar, Bozcaada ve birtakım heyecanlar

Kahvemi yanıma aldım ve şimdi yazma zamanı. Zaman, yanına yazı ve bir de kahve eklenince, e ağza leziz bir büskivi (böskevit yani) atınca kendiliğinden keyfe dönüşüyor. 

Öyle bir andayım

Bu sabah bir sürü bayram kartıyla uyandım. Dün gece posta kutusunda bulundular. Bunlar son partiler, bundan önce de gelen çok çok güzel kartlarım var. Yollayan herkese çok teşekkür ediyorum, başta Leylak Dalı'ma, çünkü bu etkinliğin başı bu güzel kadındır.

Kartlarım bir kısmı. Herkese çok teşekkürler:) 


Aslında çok heyecanlı bir dönemdeyim. Sonunda çok uzun zamandır hayalini kurduğum projeyi gerçekleştirme arifesindeyim. Heyecan ve stres arasında ince bir çizgi var. Ben de öyle en azından. Heyecan, coşku kısmını ağırlıkta tutmaya çalışıyorum. Çok mutluyum, çok umutluyum, ancak bazen insanın içindeki karanlık taraf fışkırabiliyor. İnsanız ya. İyi ki...
Hafif yamuk bir kare ama yine de güzel kale.

Son bir es vermek için hayatın koşturmasına, yol Bozcaada'ya düştü, hem de ilk kez. Yaz ve İzmir çocuğu olarak biraz Bozcaada denizi soğuk geldi ama pek güzeldi kendisi.

Dondurma dondurma dondurma... Peynir helvası tercihim oldu ama!
Yaşanacak bir yer, tam bana göre. Minik sokaklar, meyhaneler, kahvecisi, doğası ve mis havası. Ortamlar insanları çok etkiliyor, öylesine doğanın göbeğine gidip halen yoğun İstanbul psikolojisinde kalmak mümkün değil. Adımını attığın anda, üzerimde biriken solgun katmanlar da soğan kabuğu gibi soyuluyor kendiliğinden. Geriye daha tatlı yanlar kalıyor, sende, seninle ve yanındaki güzel insanlarla.

Huzur dolu bir sokak... Masmavi 

Temiz havanın bariz hissedildiği yerlerde, gece geç yatılmış olsa bile sabah erkenden kalkmak kendiliğinden gerçekleşiyor. Bir Bozcaada sabahı 7'de uyandım ve erkenden herkes uyurken, yürüyüşe çıktım. Hayır, bey de geldi benimle. Kargalar, kediler zaten uyanmıştılar, Bozcaada'nın sokaklarında turladık.  Kalenin enerjisi sanki adayı korur gibi bir heybetle duruyordu, gece de olsa, sabah da olsa uyumuyordu. Mis gibi kokular Çiçek Pastanesi'nden yayılmaya başlamıştı. Damla sakızlı, bademli kurabiyeler ağırlıkta. Ne kadar güzel evler var, hoş bir klise, tatlı bir kitapçı... Tüm bunları görürken gözler, kalbimize giriverdi ada yumuşak bir şekilde.

İnsanı kendine getiren, tertemiz, hafif serin bir deniz... 

Güzel bir yerde kaldık, kahvaltıları bir harikaydı. Her sabah poğaça yemek bağımlılık yapabilir, hele hele sıcaksa. Ada'da kalma hali bir değişikti. Bağımsız bir kara parçasında, bir adım uzakta yoğunluktan, kalabalıktan, zamandan kopmuş gibi. Gürültü yok Bozcaada'da, sakin yerleri sevenlerdenseniz ve gitmediyseniz, gidip oraya gönlünüzü kaptırabilirsiniz.

Buranın sahibi dünyanın en şanslı insanlarından biri bence. 

Fark ediyorum da, ne kadar çok yer var yaşanacak. Ve konuştukça, tanıştıkça insanlarla, ne kadar değişik yaşamlar var. Mümkün yani, yazın çalışıp senenin geri kalanında gezmek. Herkesin gittiği yönden gitmemek mümkün. Ne hoş. Aklımın güzel bir köşesine yazıldı bunlar.

Mezeleri taze ve fiyatları da uygun bir mekan. Keyifle olsun... 

Genelde yazları Çeşme, İzmir yönlerine giderdim. Artık hep gidilen yerlere Datça da eklendi (öylesine güzel ki...), ancak çok keşfedilecek yer var. Bozcaada ile başladık, bakalım.

Heyecanım için bana güzel dileklerinizi yollayın kalbinizden, olur mu :)

Sevgiler.



5 yorum:

  1. Güzel dilekler yolluyorum, arkandan ittiriyorum, destek atıyorum veee herşey gönlünün diledği gibi olsun diyorum akide şekerim...

    YanıtlaSil
  2. Saol Leylak Dalim:) kedili ayrac icin ayrica tesekkurler!

    YanıtlaSil
  3. bi köşede biriktirdiğim iyi karmalarımdan yolluyorum :)

    o dondurma tabelaları ne kadar güzelmiş allahım! eve asarım ben onları. şimdi gidip "benim neden bi adada kitapçı dükkanım yok?" diye ağlayacağım müsaadenizle.

    YanıtlaSil
  4. Güzel dileklerimiz ve dualarımız seninle... Ayrıca merakta ettik hani:)
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  5. Ağlama, dilerim olur bir gün böyle bir kitap dükkanın:) ben de çok istiyorum, inan içi dışından daha bir keyifliydi, eski eşyalar, içeride harika müzikler çalıyor, eski kitapların kokusu sinmiş falan. yolun düşerse bir kitap almadan çıkma derim sevgili mina:)

    Özlemcim teşekkür ediyorum güzel dileklerine, hiç merak etme çok yakında haberdar edeceğim seni ve burayı:)

    YanıtlaSil