23 Aralık 2010 Perşembe

Depresyon, terapi ve sihir tozları

Kendisiyle ilkokul dördüncü sınıfta tanıştık. Uzun apaçık sarı saçları vardı, okula gelirken iki yandan örerdi, matruşka diyesim geliyor, ama değildi. Tüm kökenleri Rusya'ya aitti. Açık sarı saçları, bembeyaz teni ve masmavi gözleri... Almanya'da doğmuştu ve benimle artık aynı sınıftaydı. Yıl 1994...

Yanyana oturduk o gün. Tam günü bilemem ama aylardan eylül, yapraklar falan fora Koblenz'te. İki yıl beraber okuduk. Çok kavga ederdik, çok gülerdik, ben onu bol bol sinir ederdim. O daha sessizdi, ben daha konuşkan. İlk günden kanım ısınmıştı ve halen öyledir. Ne mesafeler aramıza bir soğukluk soktu ne de yıllar. Dost dediğin öyledir. Ben öyle tanımladım hep kendime...

Bir yaz tatilinde Viktoria geldi Türkiye'ye. Ayrandan nefret etti, ben tüm yaz onun yanında ayran içtim. Ben de onun yanına gittim gidebildiğim kadarıyla. Viktoria 17 yaşında aşık olduğu çocukla birliktelik yaşadı uzun yıllar. 5 yıl sonra evlendiler, 10 yıllık bir ilişkileri vardı. Vardı, hatta borç harç demeden ev bile almaya kalkıştılar. Geçen yılbaşına doğru hayalleri arasında "çocuk yapmak", aile oluşma gibi fikirleri vardı. Eşi de çok tatlı bir çocuktu, biraz zıt kutuptular, ama aşk işte. Tutku, zıtlıklar onları sürükledi on yıl.

Ben bu sene klasik geçer, Viki hamile kalır, sarı sarı civciv gibi çocukları olur gibi bekliyordum. Ancak ilişkileri çatırdadı ve ayrılma kararı aldı kocası. Karar adamdan geldi, Viktoria çok üzüldü. Telefonda sesini bu kadar üzgün duymamıştım hiç. Bir balon gibi sıkıntıdan şiştiğini görebiliyordum sadece sesinden.

Arkadaşım Almanya'nın soğuk atmosferinde ne yapar ne eder diye düşünürken, Viki bir kliniğe yattı depresyonunu yenmek için. 5 hafta boyunca görüşemedik. Aklım hep ondaydı, saçma sapan düşünceler geçti aklımdan. Sanki bu ayrılık acısının vs. atlatamayacak gibi geldi gitti fikirler...

Dün gece bir mesaj geldi telime, "güzel gelişmelerim var" diye. Bugün görüştük ve her şeyi tek tek tek tek düzeltmiş. Klinikteki süre ona çok iyi gelmiş, kendini yenilenmiş gibi hissetmiş (neredeyse artık o klinik adresi almak lazım....). Sonrasında yeni biriyle tanışmış ve onunla görüşmeye başlamış. Tanıştığı kişide kendisi gibi bir boşanma sürecinden geçmiş. Kendi gibi Rus asıllı bir Almanmış. Bu kadar olur... Sonrasında uzun çabalar, borçlar ve harçlarla alınan evi satmışlar. Hatta çok iyi bir fiyata ve eline fazladan para geçmiş. Şubatta yeni evine çıkıyor ve yeni hayatına başlıyor Vikim. Sanki sihirli bir toz serpildi başından aşağıya. Zaman olabilir bu tozun adı.  

"Bugün olsa 10. yılımız olacaktı onunla" dedi Viki ayrıldığı eşi için. Yeni okuduğum Osho'nun Korku kitabında diyor ki: "Acı ve mutluluk ayrı kelimeler değildir. İkisi bir pakette verilir. Sadece mutlu olamazsın, sadece acı da olmaz. Acı varsa mutluluk var, mutluluk varsa acı." Viki de kısa sürede bunun bir örneğidir benim için. Hava Almanya'da baya karlı. Karlı bir Noel yaşayacaklar ve eğer yollar izin verirse cumartesi gününü yeni tanıştığı çocukla güzel bir yemek yiyerek geçirecek Viki. Yollar açık olsun... Hepimize yeni yılda açık ve az taşlı yollar diliyorum.

3 yorum:

  1. Off ben de şimdi tutamadım gözyaşlarımı. Çok ama çok sevindim Victoria adına. 10 yıl dile kolay. İyi de bana ne oluyor yahu, niye böyle sanki bunca ay geçmemiş gibi bir havaya büründüm anlayamıyorum. pufff!

    YanıtlaSil
  2. Hiç öyle bir niyetim yoktu yazıyı yazarken. Benzer durumlar, 5-6, 10-11. Dünyanın farklı yerleri, insanlar ve kırılan kalpler, yıkılan umutlar, kaybedilen güçler ve dinlenme süreçleri. Yeniden canlanma... Tüm bunların ardından insan kendinde adlandıramadığı yorgunluk hissedebilir. Nedenli nedensiz beden arınmasına devam edebilir. Gözden yaş dökülebilir. Temizlik, dışavurum. Ne dersen de:) Pufff!

    YanıtlaSil
  3. Viki adına bende çok sevindim canım :). Hem üzünlü hem mutlu bir son. Dediğin gibi mutluluk varsa acı var, acı varsa mutluluk var. Sonunda Viki tekrar mutlu ve yeni başlangıçlar en güzeli :). Dilerim bundan sonra da mutlu olur, yolu açık olsun!

    YanıtlaSil