Bu akşam özel bir dersim vardı. 3 kişilik bir gruba verdiğim bu derste odanın loş ve mumlu ışığı bir anda duvarda gölgemi görmemi sağladı. Önce duvara arkamı vermiştim, sonra duruşum değiştirip yüzümü duvara dönünce gölgemle karşılaştım.
"Derin bir nefes al, sol kol yukarı" dedim. Duvarda önce kendi silüetimi gördüm, sonra kolum uzadı. Önce kendi kolum, ardından öğrencilerimin kolu kalktı. Önce kendi nefesimi duygum, sonra arkamdaki nefeslerin sesi geldi. Duvarda gördüğüm benim gölgemdi, gözlerim gölgemle buluşunca önce ürktü, bana ilk bakışta yabancı geldi, bir iki saniye sonra bana ait olduğu anladım. Dışardan böyle gözüktüğümü bilmiyordum. Kim bilebilir ki zaten dışarıdan nasıl gözüktüğünü?
Aynada değildi yansımam, duvarın üzerindeydi. Önce benim kolumun gölgesi, ardından üç farklı kolun gölgesi. Kalbimden geçenleri etkileyici, büyüleyici kelimesiyle anlatmama yeter mi emin değilim. Gördüğüm bu görüntü beni mutlu etti, çünkü daha önce kendime hiç bu açıdan, hiç bu renklerle bakmamıştım. Böylesine müteessir olmamıştım içinde yer aldığım bir kareden. Gölgenin hali farklı oluyor, silüetleri tamamlamak sana kalıyor; yoğun bir ışıkla şekilmiş siyah beyaz bir fotoğraf gibi. Gölgemi yalnız bırakmayan gölgelere, nefesime eşlik eden nefeslere teşekkür ederim.
Gölge...
Yüzünü güneşe çeviren insan, gölge görmez. Helen Keller
Arkadaşlık her zaman gölge veren bir ağaçtır. Colaridge
Gölge etme, başka ihsan istemem. Diyojen
Bedenimizin gölgesi,bizi asla terketmeyecek olan can dosttumuz,gözümüzün gördüğü diğer gölgeler ise düşsel oyunlar yazacağımız siluetlerdir,dedi kalemim...
YanıtlaSilYazınızı severek okudum,teşekkürler.Sevgiyle kalın...
Ben de yorumunuzu severek okudum. Sevgiler:)
YanıtlaSil"Derin bir nefes al, sol kol yukarı" diyen ve o insanların o gün o derste buluşmasının vesiilesi olan ana gölge olduğun için asıl biz sana teşekkür ederiz...
YanıtlaSil