5 Şubat 2011 Cumartesi

Benim İstanbul'um

Güneş tepemden baktı sabah vakti. Kedilerin miyavlaması, boğazımın ilaç ve bitki çayı vakti alarmını vermesinin ardından dayanamadım. Bu sabah kahvaltı dışarda yapılacaktı, bu güneşli gün kaçmazdı...


günün ilk masmavi karesi.

En sevilen dostlardan biri ve en sevgilim eşim ile birlikte evin yakınlarındaki favori kahvaltı mekanımıza adım atarken, aslında programa dahil olması gereken diğer ciğerimin köşesinin bir gece önce ateşlendiğini ve bugün bize katılamayacağını öğrendim. Nazar değdi bize di mi Zero? Taşlar takıldı planlara, napalım... Kahrolsun virüsler!

Haydarpaşa'nın canı halen sıkkın.

Ne yana gitsek bugün diye düşünürken, Eminönü'nde karar kırıldı. Vapurdan indik, sanki bambaşka bir diyardayız. Eşim bile "bir yere tatile geldik sanki" ruh haline kapılıverdi, turistlerin içinde elimizde fotoğraf makinesiyle kaybolunca. Kaç yıl boyunca okul yolum olan yolda, yeniden yürüdüm, yeniden keşfettim. Benim İstanbul'um bu sonuçta... Duygularım, hislerim, anılarım ve bu anımdan oluşan İstanbul'umu bugün bir kez daha yarattım. Keyifle!
sanki eski bir kitapta yer alan bir kare.

Henüz vapurda giderken, martıları izledim. Martıların birkaç sevimsiz görüntüsüne tanık olduğumdan, onları biraz itici bulmuşumdur. Bugün simit parçacıklarına atlarkenki hallerine bakınca, onların hayatla mücadele verdikleri hissine kapıldım. Hızla uçuyorlardı, tek istedikleri bir lokma simit, karınları doysun diye. İşe girmek için yarışan, işsiz kalmaktan korkan üniversite mezunu büyük şehir insanlarını andırdılar bir an bana. Yarış halindeler, mücadele. Her gün böyle hissetmiyorum martılara dair, bugün öyle oldu. İçime öyle doğdu.


en soldaki güvercin gözlerimin içine içine baktı.

Sonra Eminönü'nde yer alan Yeni Camii'nin önündeki güvercinleri seyrettim, bol bol fotoğraf çektim. İşaretlere bakılırsa çok yakında zenginim. Güvercinler eşime kendilerinden bir parça bırakınca, bir iki adım ötedeki Nimet Abla'nın nimetlerinden faydalanma kararı aldım. İşaretleri izlemek gerekiyor hayatta.


çektiğim bu kareyi çok sevdim.

Güvercinler daha masum, daha sakindiler. Sanki sürekli o bölgeye gelip, gününü geçiren, artık emekli olmuş ya da çalışma ihtiyacı duymayan kişiler gibi gördüm onları. Biraz oraya gidelim, biraz şu duvara çıkalım, aman gruba uyum sağlayalım diyen tatlı bakışlı kuşlardı bugün konuştuğum güvercinler.

kendimden kendime sevgilerle.

Bir şeyler alıp kasaya doğru gittiğimde, "hediye mi" sorusuna, "evet, kendime hediye" yanıtını veririm genelde. Yalan mı? Kendimi harika tütsüler, mum ve kitaplar aldım bugün. Bir Leylak Dalı ve Zeren klasiği olan fotoğraf çekme olayını ihmal etmeyerek onları da paylaşıyorum.

Balık ekmek yedim elbette Galata Köprüsü'nün altında, günün finalini Beyoğlu'nda yaptım. En son Berlin'de beraber okuduğum İtalyan arkadaşımla altı yıl sonra ilk kez yeniden buluşunca, kırmızı şarabımı yudumladım. İlaçlara rağmen. İtalyan arkadaşım "Son derece sağlıklı ve doğal bir şey, iç sorun olmaz" dedi. Ona da kulak verdim ve bugünü buraya yazmadan edemedim. Güneşle başlayan sabah diyaloğuma teşekkür ediyorum. İleride bir gün kızım olursa adını Güneş koyacağımı düşünüyorum... 

İyi pazarlar.  




5 yorum:

  1. KAhrolsun virüsler, kahrolsun beni sizlerden ayıran hain canavarlar!!:) NE kadar güzel bir gün geçirmişsiniz, bayıldım fotoğraflara, gelemesem de resmen içime çektiim her birini. Kitapların ne kitabı olduğu merakı sardı içimi. Sanki orada bir buda resmi görüyorum gibi gibi:)) bugün gelememiş olsam da bu, bugünün nimetlerinden yararlanamayacağım anlamına gelmiyor, o tütsüler ve o mum ben geldiğimde yakılabilir mesela diye dşünüyorum:) sizi kocaman öpüyorum ekincioğlu malikanesinin sevimli sakinleri:)

    YanıtlaSil
  2. kitap Bhagavad Gita, Tanrının Şarkısı, bir nevi Hinduizm'im kutsal kitabı... okumam gerekenler listesinde uzun süredir vardı. zamanı yaklaştı demek.

    yeşil elmalı mum ve yeni tütsüm seni bekler.

    YanıtlaSil
  3. Oh ne güzel, sefan olsun:)
    Geçen gün Zero'yu kıskanmıştı, bugün de seni kıskandı fesat Leylak, İstanbul'u özledim beeen:))
    Şaka şaka, aksine keyiflendim güzel vakit geçirdiğiniz için, hediyelerini keyifle oku, kokla, yak diyeyim:) Sonunda sana da bulaştırdık kitap fotosu çekme virüsünü, iyi olmuş, faideli bir virüstür kendileri.
    Çok sevgiler Ececim, her günün böyle güzel geçsin...

    YanıtlaSil
  4. Ben de sizin Ankara gezmelerinizi takip ediyor ve en kısa zamanda bir Ankara gezisi düzenlemeyi planlıyorum:)

    bundan sonra ben de kitap fotolarını eksik etmeyeceğim Leylak Dalım.

    Sevgiler!

    YanıtlaSil
  5. Ne güzel birgün geçirmişsiniz,fotoğraflarda çok güzel.Sevgiyle kalın...

    YanıtlaSil