1 Mayıs 2011 Pazar

AŞK


thedrifterandthegypsy.blogspot.com'dan aldım...
Mayıs ayıyla birlikte, karpuzlar yollarda belirse de, çilekler soframda yerini eksik etmese de, yağan yağmura karşıyım. Geçen sene özene bözene seçtiğim düğün günümde, İzmir'de gerçekleşmesine rağmen yağmur üzerimizde olmuştu. Bereket dediler, inandım. Güneşi sevdiğimi belirtmiştim değil mi bu blogta? Güneş karnımda bir yerlerde, onu da hissedebiliyorum, pencereler açık olduğunda.

"Pencereyi açtım. Ve de yüreğimi. Odaya güneş doldu, ruhuma aşk."

Pencerenin açık olabilmesi için elimden geleni yapıyorum. Ne oluyorsa bazen, oluyor işte ve kolunu yukarı kaldıracak, perdelere sarılacak ve onları aralayacak gücü bulamıyorsun. Arasan da olmuyor, bir süre hizmet dışı kalıyor ruhun. Oluyor benimde, geçenlerde oldu ve atlattım. Nedenini bilememekten bahsetmeyeceğim, derinlerde bir yerde vardır bir nedeni, olacaktır, geçecektir, geçmezse biraz daha misafir etmekten başka seçenek kalmayacaktır bu halleri. Ah hallerim... Ruhumun halleri. Gellerim gitlerim. Hayata olan aşkım büyük, bazen hırçınlıkla, bazen şımarıklıkla, bazen öpücükle, bazen nazla niyazla. Ama hep aşk var. En derinde, damarlarımda aşk var. Bunu biliyorum ve aşkı çok seviyorum!

Yeni bir aya bugün adım atarken, baharın en güzel hallerini ve ilkbaharın son demlerini doya doya yaşamayı planlıyorum. Güzel planlar ve hayaller içindeyim, en sevdiğim dostlarla. Çevremdeki insanların hayatlarından kendime ilham alıyorum. Onların başarılarına, yeni attıkları imzalara, aşkla dolu olduğu müddetçe kadeh kaldırıyorum. Şu anda!


Aşkla her şeyin mümkün olduğuna bin kere şahit oldum. Kendimde, sevdiklerimde. Aşk olmayınca da bir bok olmuyor. Kesinlikle! Çamurun içinde boğulunuyor aşk olmayınca. Bir sürü kulaçlar atılıyor, nefes nefese, denizin hep aynı sıkıcı ve manzarasız noktasında.


Cesaret bu ay benim ihtiyacım olan, ceviz kabuğuma çekilmek istemiyorum, pencereler açılsın son noktaya kadar, böyle geçiriyorum kalbimden. Biliyorum ki ben adım atmadan, gökyüzünden beklediğim bulutlar gelmeyecek. Gelir mi? Zamanımı ertelemeden gerçekleştirmek istiyorum. Belki de ilk adım bulutlara doğru adım atmaktan geçiyor, bir adım atalım sonra bulutlar bana cevap verir. Öyle ya da böyle.
 

"Aşk her zaman yenidir. Yaşamımızda bir kez, iki kez, on kez sevmiş olmamızın bir önemi yok- kendimizi her zaman bir bilinmezle karşı karşıya buluruz. Aşk bizi cennete de, cehenneme de götürebilir, ama her zaman bir yere götürür. Onu kabullenmemiz gerekir, çünkü varlığımızı besleyen odur. Ondan kaçarsak, gözümüzün önünde meyve dolu dallarıyla duran o ağaca baka baka, elimizi uzatıp istediğimiz meyveyi koparmaya cesaret edemeden açlıktan ölürüz. Nerede olursa olsun, aşkın arayıp bulmamız gerekir, bu bize saatlerce, günlerce haftalarca süren düş kırıklıklarına, üzüntülere mal olsa da. Çünkü biz aşkın peşine düştüğümüz anda, o da bizi karşılamaya çıkacaktır.

Ve bizi kurtaracaktır."


Mayıs ayına merhaba, herkese güzel ve aşk dolu günler diliyorum. Şarabımı size de kaldırıyorum, şerefe:)

*Paulo Coelho, Piedra Irmağı'nın Kıyısında Oturdum Ağladım, Can Yayınları






2 yorum:

  1. Şerefine olsun Ececim:))
    Ben de güneşi çok severim, Antalya'nın sıcağında bile. O gökte oldu mu bana bir neşe, bir huzur gelir. Seni de ondan mı sevdim ki görmeden:)))

    YanıtlaSil
  2. kalp kalbe karşı! ben de sevdim sizi, sanki tanışıyoruz. güneşli bir günde yüz yüze olur umarım:)

    YanıtlaSil