24 Haziran 2011 Cuma

Ada'nın çayı

Her zaman dolaştığın yerlerin rotasını değiştirmek bir vapura bakar. Akşamüstü güzel bir yaz akşamında Büyükada'ya geçmek için tek ihtiyacın olan bir vapurdur. Motor da olur. Atlarsın ve gidersin, hele Bostancı'dan binersen zamandan da kazanırsın. Bu akşam öyle yaptık.


Bir anda sanki bir tatile çıkmış gibi hissettim kendimi. Büyükada sanki İstanbul değil, sanki Türkiye değil, tanımadığım, adını koyamadığım bir şehir ve ülke gibi geldi bugün bana. Bir kez daha.

Sokakta sürekli aynı cümleyi duydum. Herkes birbirine selam veriyor, orada oturanlar birbirini tanıyor. Ne güzel! Aynı apartmanda iki üç dairenin birbirine selam vermediğini bilirim, deneyimlemişimdir, deneyimliyorum. Bir adada herkes birbirini tanıyor, yerlisi elbette ve güzel bir cümle hediye ediyor: "Merhaba, hoşgeldiniz, İYİ YAZLAR!"


İyi yazlar... Bu cümleyi ilk duyduğumda, "ne hoş bir cümle" dedim. Sonra bir baktım, kulaklarım bu cümleyi birkaç kez yakalar oldu. Hiç hayatımda birine "iyi yazlar" dilediğimi hatırlamıyorum. Burada birçok kişi birbirini böyle karşılıyor, iyi dilekte bulunuyor. Güzel şeyler söylemek, etrafa sihirli tozlar saçıyor. Ben bu tozları görebiliyorum... O tozdan biraz buraya saçmak istiyorum.

Herkesin güzel bir yaz geçirmesini diliyorum. En güzel meyvelerin tadını çıkartarak, dondurmalar, dostlarla yenen yemekler, güneş ve kum, özellikle karpuz ve daha çok su içmenin, daha fazla suyla buluşmanın tadı denizde ya da havuzda iyice çıkarılsın.


Büyükada'da birkaç saat geçirdik, ama dönüşte sanki iki üç gün orada kalmışım da dönüyormuşum gibi kendimi dolu dolu hissettim ve yorulmuşum bile. Adaçayının üzerine, İzmir Lokması yedik iki İzmirli olarak sevdiğimle. Hayatımda yediğim en güzel lokmalardan biriydi. Çıtır çıtır ve  sıcacık. Umarım benim yazım da böyle geçer.



Sevgiler, iyi yazlar herkese:))

6 yorum:

  1. İyi yazlar akide şekeri:))
    Birdenbire Büyükada'da olmak istedim, hatta ebediyen orada yaşamak istedim, azınlık komşularım olsun, onların şivelerini kapayım istedim. Tepelerde beyaz dantel bir köşküm olsun çamların üstünden denize bakayım istedim, istedim de istedim. Sonra titredim ve kendime döndüm, peh:)))

    YanıtlaSil
  2. biz de sezonluk ev kiralarız, tepelerden denizi seyreder, kitap okur, kahve içeriz... olmaz olmaz yok:) güldürdün beni yine güzel kadın!

    YanıtlaSil
  3. Evim uzunca zaman Bostancı'da olmasına rağmen ''adaya gitmek'' olgusu nedense hiç bir vapura bilet almaya bakmadı. Eskiden yazları giderdik adaya. Bİldiğin bütün mahalle. Yemekler falan hazırlanır, ciddi bir telaş olurdu.Sonra nedense unutuldu. Bazen eşimle kahvaltıya gideriz. Çok yakın bir arkadaşım,( azınlık olur kendisi:)) her sene onun deyimiyle 'adaya geçer'. Bu sene de haftaya geçiyor adaya.:) Dediğin gibi Sirkeci'ye gitmekten daha kolay aslında adaya geçmek. Ben de geçmek istedim şimdi. harika bir yazı olmuş. Ağzımın suyu aktı. Sevgiler

    YanıtlaSil
  4. Umarım en kısa zamanda geçersin:) bazen kolay şeyler insana anlamsız geliyor belki, zoru tercih edebiliyoruz. ya da alışkanlıklar ağır basıyor, yine aynı yerlere gitmeyi tercih ediyoruz. güzel yorumun için teşekkür ederim, sevgiler

    YanıtlaSil
  5. Çok keyifli bir yazı olmuş. "İyi yazlar !" Çok beğendim bu cümleyi.

    Çok severim adaları. 1-2 senedir favorim Burgazada. Ergun pastanesinin vişneli milföyünün, Kalpazankaya'nın hayalini kuruyorum bazen. Nedense pek çok kişi bu kadar kolay gidilebildiğini düşünmez. Yıllarca gitmeyen İstanbullular var.

    Köşkün işi, derdi çok olur Leylak Hanım. Burgazada'da bir öğretmenevi var mesela, koca bir köşke konuşlanmış. Başka kalınacak yerler de açılıyor artık. Olmazsa günübirlik bile çok güzel...

    YanıtlaSil
  6. Yaşadığı şehri ev ve iş arasında kullanan çok kişi var sanırım.

    Burgazada'ya gidersem yerim o pastadan:)

    YanıtlaSil