7 Temmuz 2013 Pazar

Meltem merhem olunca

Bir yerde keman çalıyorsa, kalbim sızlar. Buna engel olamam, kalbim sık sık hüzünlenir neye hüzünlendiğini bilmeden. Belki bir sevgili ayrılmıştır, çok sevdiğin biri gitmiştir bu dünyadan. Ama hep sevgi ve ayrılık vardır keman sesinde. Öyle gelir…

Güneşe dokunmak mümkün mü? 


Hüzünlenmek iyi gelir bazen. Atlamışsan bu duyguyu bir süre, üzerine bir şeyler koymuşsan, mideni yemeklerle, damarlarını içkiyle doldurmuşsan, bastırmışsan hüznünü aylardır, çıkar karşına bir şarkı ve merhem olur.

Datça'ya kavuşmak... 

Merhem, meltem gibi eser her yerine. Başının tepesinden katman katman ruhuna, zihnine, kalbine, en küçüklüğüne. Hani küçükken, yaş belki 3 belki 7 o ilk korktuğun anlara kadar. İyileşirsin. Yalnız kalmaktır korku, anneni kaybetmek, arkadaşların tarafından dışlanmak, okuldan dönerken kimseyi evde bulamamak, gece garip bir rüyadan ötürü uyuyamamak, ilk defa karşılaştığın muhabbet kuşuna dokunamamak. Korku ile her şey bir canavara dönüşür, kalbin atar, bedenin soğur, tek aranan yine bir sıcaklıktır. İşte o sıcaklık meltemden başkası olamaz.


Solumda duran perde uçuşurken, aklıma bunlar geliyor. Yazamamıştım epeydir, yazayım diyorum. Kaçmasın sözcükler, bir ara tekrar döner bakarım. Hatırlarım bu günü. 

PS: Baltic Sea- Brazzeville dinlerken karaladım bu satırları. Tavsiye ederim... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder