Bir yerde keman çalıyorsa, kalbim sızlar. Buna engel olamam,
kalbim sık sık hüzünlenir neye hüzünlendiğini bilmeden. Belki bir sevgili
ayrılmıştır, çok sevdiğin biri gitmiştir bu dünyadan. Ama hep sevgi ve ayrılık
vardır keman sesinde. Öyle gelir…
Güneşe dokunmak mümkün mü? |
Hüzünlenmek iyi gelir bazen. Atlamışsan bu duyguyu bir süre,
üzerine bir şeyler koymuşsan, mideni yemeklerle, damarlarını içkiyle
doldurmuşsan, bastırmışsan hüznünü aylardır, çıkar karşına bir şarkı ve merhem
olur.
Datça'ya kavuşmak... |
Merhem, meltem gibi eser her yerine. Başının tepesinden
katman katman ruhuna, zihnine, kalbine, en küçüklüğüne. Hani küçükken, yaş
belki 3 belki 7 o ilk korktuğun anlara kadar. İyileşirsin. Yalnız kalmaktır
korku, anneni kaybetmek, arkadaşların tarafından dışlanmak, okuldan dönerken
kimseyi evde bulamamak, gece garip bir rüyadan ötürü uyuyamamak, ilk defa
karşılaştığın muhabbet kuşuna dokunamamak. Korku ile her şey bir canavara
dönüşür, kalbin atar, bedenin soğur, tek aranan yine bir sıcaklıktır. İşte o
sıcaklık meltemden başkası olamaz.
Solumda duran perde uçuşurken, aklıma bunlar geliyor.
Yazamamıştım epeydir, yazayım diyorum. Kaçmasın sözcükler, bir ara tekrar döner
bakarım. Hatırlarım bu günü.
PS: Baltic Sea- Brazzeville dinlerken karaladım bu satırları. Tavsiye ederim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder