Bir şeyin sonunun, henüz sonuna gelmeden, nasıl olacağını bilmek, özünde çok saçmadır. Örneğin bir filmin, kitabın, belki yaşamının. Tadını kaçırır, büyüyü bozar ve her şey anlamını yitirir gibi olur.
Merak, kediyi öldürür derler ya... Herkesin içinde o meraktan bir parça var; bazılarının ruhunun sağlıklı bir bölümünü kaplarken, bazılarımızın (kendimde çok sık olabiliyor) yüzde yüzünü kaplıyor bu merak.
Başka bir şey araştırırken, okuduğum kitabın bir analizine rastladım ve dayanamadım, olması gerekenden fazlasını okudum. Sonunu öğrendim. Çarpıcı sonu.
Tekrar elime aldım, biraz zorlandım, kitabı ortalarında bırakacağım sandım, sonra öyle bir cümleye rastladım ki, keyifle okumam devam edecek. Nasıl rahatladım! Ara sıra kendime kızsam da, merakıma yenildiğim için....
"Yapılamayacak şeyler vardır; tıpkı insanın, kendinin bir parçasına mektup yazması gibi. Kendi ayağına ya da saçlarına. Ya da yüreğine."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder