3 Şubat 2014 Pazartesi

Soul baby!



Bazılarının ağzı varmaz "iyi", "saf", "temiz" niyetli bir cümle kurmaya. İçinden gelmiyorsa sorun yok, ama bir de tersi var.

Samimiyetsizce sorulan "nasılsın" sorusuna alacağı cevabı titrek gözler, büzülmeye yol alan dudaklarla dinler. Çok seviyorum bu insanları.


Almanca'da muhteşem bir kelime vardır: Schadenfreude.  Bir başkasının zararına sevinme. Başkasının başına gelen zarardan, hasardan, mutsuzluktan, başarısızlıktan duyulan mutluluk. 


İnsanlık hali, hissedilebilir böyle. Zaman zaman. Ama her zaman mı? Böyle hayat stili olur mu... 


Çoğu zaman ne kadar dışarıyla uğraşıyoruz, başkasının başarısına, parasına, ailesine, mutluluğuna, dört gözle bakıyoruz. Deli gibi vakit harcıyoruz, internetin sosyal medya ortamları buna büyük destek. Dışarıya bakmak, kendine bakmaktan daha kolay, daha rahatlatıcı, daha uyuşturucu, zaman geçsin maksat. Hayatın geçsin, bitsin, öyle gel ve geldiğin gibi git. 


Yoga eğitmenliği yapıyorum ve her zaman, beğendiğim, takdir ettiğim stüdyoları, eğitmenleri tavsiye etmekten çekinmedim, çekinmem de. Herkesin kendi öğrencisi vardır. Kimseyi ne zorla çekebilirsin, ne de tutabilirsin. Hayat yani, ister iş yaşamın olsun, ister özel, hep aynı kurallar geçerli. 


Neyin yarışı, neyin hırsı, anlamam. Hele bir de uğraştığımız konu gereği, kalbin açıklığı, niyetin temizliği, başkasına zarar vermemek falan filan gibi konuları savunurken. Savunmak, anlatmak farklı, yaşamak farklı elbette. Dünya tatlısı insanlar da var, ama bir o kadar uzak kişiler de ve elbette bunlar benim hislerim. Herkes herkesi övsün, herkesi tavsiye etsin derdinde değilim, zaten dertten değil, içimi dökmek adına yazıyorum, benim dikkatimi tavır çekiyor. Yaklaşım. Elinin, gözünün, dudaklarının garip bir enerjiyle titremesi, büzülmesi, kapanması. 

Ruh, temiz olmalı. Ruh, çok önemli. 


Yine geçenlerde bir sohbet esnasında konuşurken sevgilimle, başka bir iş arkadaşının iş başarısına takılmıştı. "Nasıl oldu da yükseldi" falan gibisinden konuşmaya daldık. Ben kurumsal bir işte çalışmadığım, 5 yıldır bu tarz sektörlerden uzak olduğum için, zaten uzaylı gibi dinliyorum onu. Ama hep insanız, hep insanlarlayız. 


Sohbeti şöyle kapadık: "Ne fark eder, belki hak etti geldi, belki hak yedi geldi, belki çok şanslı, belki de değildir. Eninde sonunda o da emekli olacak, boşver... "dedim. Gel, kendi ruhumuza bakalım sevgilim! 


Her neyse kafamıza takılan, ulaşmak istediğimiz, elde etmek istediğimiz, eninde sonunda hepsi geçecek. Bu bir olumsuzluk, depresif bir hal değil, hafifletici, rahatlatıcı bir hal. Eninde sonunda, yaşama şansımız olursa, elimizde ne rütbelerimizi, ne bedenimizi, ne başarılarımızı daimi kılamayacağız. Gelecek ve geçecek. Herkes emekli olacak.


Bayıldığım bir söz var Deepak Chopra imzalı: "Kişisel gücünüzü keşfettiğinizde, kendinizi kimseden üstün ya da aşağı hissetmek zorunda kalmayacaksınız." Belki en çok ihtiyaç duyulan bu. Kendi kişisel gücümüzü keşfetmek, mutlaka herkes de bir şey var. Vardır, aramalı.


En son okuduğum sarsıcı bir kitap vardı, aslında bir gençlik kitabı. Danimarkalı yazar Janne Teller kaleminden, ilaç gibi gelen bir kitaptı "Nothing". Aldığım kitapçı, kitabın Danimarka'da okul müfredatında da okutulduğunu belirtmişti. 


Hayatın anlamı üzerine, yeniden düşünmek, neyin kıymetli olduğuna dair bir kez daha düşünmek isteyenler için harika bir seçim olacaktır. Yedinci sınıfa giden Pierre- Anthon, okula gitmekten vazgeçer, çünkü hayatın hiçbir anlamı olmadığı kararına varmıştır.  Burada suya atılan taş, tüm çevresini birkez daha düşünmeye iter. Türkçe çevirisi yok sanırım, dilerim tez vakit kazandırılır dilimize. 

Ben de okurken tekrar düşündüm, ne önemli diye? Ne kıymetli? Ruh, çok önemli... diye karar verdim. Neyse ruhun, yarının da onun ışığında olacaktır. Karanlıksa karanlık.


Karışık bir yazı oldu sanki, nedense kalbimde hepsi aynı konuya bağlanıyor. Keyifli bir pazartesi dilerim :)  

 

1 yorum:

  1. Çok güzel yazmışsın.
    Benim de çok sevdiğim bir laf var Türkçemizden:) herkes kendi kısmetini yer ne fazlası ne azı. Ama şimdi herkes daha fazlasını istiyor hırs yapıyor kalp kırıyor başkalarını ezip geçiyor :( kimse etrafındaki güzellikleri fark etmiyor

    YanıtlaSil