22 Ağustos 2010 Pazar

Eat, love, pray

Pes etmek yok.

Umutsuzluk yok.

Yemek yemek,

aşık olmak,

dua etmek, en güzeli...

Ben küçükken yatmadan önce her gece dua ederdim. Öyle öğretmişti anneannem. Ama kendime has dua şeklim, tıpkı doğum günü pastası üfler misali dilek tutmaktan oluşurdu.

Bir şekilde yukarıdaki yüce gücün beni duyduğuna inanırdım ve acele etmezdim. Hemen olmasını beklemezdim. Pes etmezdim dileklerim konusunda! Olmaz diye olumsuz düşüncelere de kapılmazdım.

Duamda 3 dilek tutardım. Birinci dilekten sonra, ikinci dileğim "kendime 5 dilek daha diliyorum" olurdu. Dilek hakkımda dilek sayısı arttırma olayım ancak uykuya dalınca biterdi... Dilek tutmak kuzu sayma alışkanlığı yerine geçiyordu hayatımda. Tamamen kendi icadımdı. Bu alışkanlığımı tekrar kazanmalıyım sanırım. Eski alışkanlıkların bugün de faydası olabilir.


Şimdi uyku zamanı:)

PS: Daha önce açılan bir blog nasıl bu profile bağlanır beceremedim. yogaistanbul benim 2. blogum. Bir iki arkadaş okur belki, hihihi:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder