Dar yollardan adımlar atılırken, arkalarından bitmek tükenmek bilmeyen arabalar akıp gidiyordu. Bir keresinde ayağı bile takıldı uzun saçlı olanın, aldırmadı. Yol yokuş aşağı giderken, kısa saçlı olanın gözüne ufak bir dükkan çarptı. Renkli eşyalar, inciler, boncuklar her zaman ilgisini çekerdi. Uzun saçlı olan da bayılırdı ve adımları bu dükkanın içine doğru çekildi. Dükkanın duvarları bembeyazdı. Boş bir duvar her zaman yazılmayı, çizilmeyi bekler. Yazıyla çizilmeyi seçmişti bu duvarlar. Kısa saçlı ve uzun saçlının gözleri duvardaki yazılara bıraktı kendini. "Hayattaki şansımız hayatımıza giren insanlardır" diye fısıldadı duvar ikisine de. Kısa ve uzun saçlı birbirine sarıldılar.
Her zaman uzun saçlının hayat enerjisinden kendi enerjisine renk katan kısa saçlı, farklı bir yolu seçtiği için dükkandan çıkınca ufak iki ağaçla mükafatlandırıldı. Şans böyle bir şeydi zaten. Okudukları cümlenin etkisi uzun bukle bukle saçlı olanda böyle bir etki yaratmıştı, kısa saçlı olana mutlaka bir şey almalıydı. Aynı dükkanın içinde gezinip, yanındakine çaktırmadan hediye alabilmek, karşısındakini şaşırtabilmek onun hayatta yaptığı en iyi işlerden biriydi. Aldığı hediyelerin ağaçlardan oluşması, kısa saçlının kürek kemiklerinin arkasından iki adet minik kanat çıkmasına ve bunu birkaç saniyeliğine bile olsa çırpmasına neden oldu. Ayakları bir iki saniye yerden kesildi kısa saçlının, ayaklarının yerden kesildiği gözükmesin diye bunu uzun tutmadı. Utandı. Sustu. O anı hayatının sonuna kadar dondurup, belleğindeki derin dondurucunun içine attı. Ağaçları kalbine takan kısa saçlı, uzun saçlıdan hayatında duyduğu en güzel cümlelerden birini duydu: "Sen de ağaç gibisin..." Bu cümleyi ensesinin altına yazdı kısa saçlı. Eğer bir gün unutursa bile, biliyordu ki uzun saçlı her zaman bunu ona hatırlatacaktı.
Her zaman uzun saçlının hayat enerjisinden kendi enerjisine renk katan kısa saçlı, farklı bir yolu seçtiği için dükkandan çıkınca ufak iki ağaçla mükafatlandırıldı. Şans böyle bir şeydi zaten. Okudukları cümlenin etkisi uzun bukle bukle saçlı olanda böyle bir etki yaratmıştı, kısa saçlı olana mutlaka bir şey almalıydı. Aynı dükkanın içinde gezinip, yanındakine çaktırmadan hediye alabilmek, karşısındakini şaşırtabilmek onun hayatta yaptığı en iyi işlerden biriydi. Aldığı hediyelerin ağaçlardan oluşması, kısa saçlının kürek kemiklerinin arkasından iki adet minik kanat çıkmasına ve bunu birkaç saniyeliğine bile olsa çırpmasına neden oldu. Ayakları bir iki saniye yerden kesildi kısa saçlının, ayaklarının yerden kesildiği gözükmesin diye bunu uzun tutmadı. Utandı. Sustu. O anı hayatının sonuna kadar dondurup, belleğindeki derin dondurucunun içine attı. Ağaçları kalbine takan kısa saçlı, uzun saçlıdan hayatında duyduğu en güzel cümlelerden birini duydu: "Sen de ağaç gibisin..." Bu cümleyi ensesinin altına yazdı kısa saçlı. Eğer bir gün unutursa bile, biliyordu ki uzun saçlı her zaman bunu ona hatırlatacaktı.
Kısa saçlı kızla uzun saçlı kızın maceraları... Biliyor musun, okuması da yaşaması kadar keyifli... Ağaçların kulaklarından sırtına sıçrasın, sana güç versin, hem köklerini, hem dallarını kuvvetlendirsin... Şansım... Sana kocaman öpücükler!
YanıtlaSil:))) utandım.
YanıtlaSilöpücük.