Ah şu şarkıların gözü kör olmasın. Şarkılar olmasaydı ne
yapardık? Bir fikri olan? Ben düşünemiyorum şarkısız bir hayat. Bir şarkı size
bir gün eşlik ediyor, aklında odanın kokusu, yanındaki insanın sesi, kalbindeki
hisle beraber kazınıyor. Sonra, yıllar geçiyor, ama geçiyor gerçekten. Gözünde,
yüzünde, sesinde değişiklikler ekliyor, kalp hep aynı, biraz daha geniş, biraz
daha yaralı, biraz daha tecrübeli, biraz daha heyecanlı ve yine aynı şarkı
çalıyor işte.
Şarkıları etiketliyorum içimde. Yaşadıklarımla, dönemlerle,
insanlarla, hislerle, çekmecelere bölüyorum onları galiba. Ama hepsini
saklıyorum kalbimde. Öyle “Beğenmedim, atarım o şarkıyı da” gibi bir durum yok.
Hepsinin yeri ayrı, hepsinin tadı farklı. Sevimsiz bulduklarım da vardır, uzak
durduklarım. Ama radyo işte, çalınca, çalar, şarkı listesi ben de değil ki.
Sabah kahvaltı
masasında yaşanan buydu benim için. Yıllar önce başka bir ülkede, bir şehirde,
bambaşka bir evde, televizyonda klibini izlediğim, şarkı sözlerini tam
anlamasam da, hafif hüzünlendiren bir şarkı çaldı radyoda. Hüzünlenme sebebim, kliple de alakalı yüksek oranda. Aynı şarkı çalarken bu sefer, bir sıcaklık hissettim ruhumda, ne de güzelmiş bu şarkı. Eskiyi
anımsama, eski kareyi, o andaki kareyle bütünleştirmek, iki farklı zamanı,
boyutu eritmek, buna bir aracılık etmek ne de güzeldi. Masanın diğer ucunda
oturan dostla çayları içmek ve beraber: “ Aaa ne eski bir şarkı” diyebilmek. Eski
hüzün yumuşadı bir an, sıcacık bir anı eklendi, dengelendi şarkının hissi. Bir
an’a, bir anı ekleyerek, sihir gerçekleşiyor. Müzik işte. Başka ne bunu
yapabilir? Bir resim de güzel, bir şiir de, ama müzik ayrı… Şarkı ayrı, nota
ayrı işte.
Şarkılarla beraber yuvarlanıyoruz sanki. Yanımızda bize
eşlik eden dostlar. Kedimiz, köpeğimiz, gün geliyor çocuğumuz, sevgilimiz,
eşimiz. Yuvarlanıyoruz, birlikte. Şarkılar fonda ama hep. Evlenirken,
eğlenirken, gülerken, ağlarken, hep arka fonda bir şarkı var. İçimizde çalan
şarkılar var, sözlerin en arkasında, en derininde bir melodi var hep. Ruhun
melodisi. Gitar farklı, piyano hep mesafeli, keman hep kesici… Ne dersen de,
bir şey de ama müziğe!
Ruhun gıdası demişler, çok doğru. Ruh, anılarla, anlarla
besleniyor. Başka neyimiz var? Ben bugünkü anıyı, bugünkü kahvaltıyı, hayatımın
en güzel anıları dolabının üst köşesine yerleştiriyorum. Şarkıyı da favori
şarkı listemin başlarına.
Keyifli bir hafta sonu
herkese…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder