16 Şubat 2012 Perşembe

Vincent'le sohbet

"Elimde doğa, sanat ve şiir var. Bu yeterli değilse ne yeterli?"

Yürümek...

Yürümek, yüzmek iyi gelmişti hep. Mevsim gereği ilkini bol bol uyguluyorum. Dağ tepe aşacak gibi, yürüyorum, yürüyorum, bir yerde biraz dinlenip tekrar. Düşüncelerim yürüdükçe açılıyor. Mevsim gereği.

Yetersizlik...

Hiçbir şey yetmiyor kimseye. Sözler yetmiyor, tavırlar yetmiyor, başına gelenler yetmiyor, elindeki yetmiyor işte. Elinizde neler var? Ellerin kıymeti yetmez gibi, yetmiyor ya insana. Yuh diyesim geliyor, demiyorum.

Almond Blossom- Vincent van Gogh

Bugünkü yürümem Karaköy kıyılarında gerçekleşti. Durmak için yere çöktüğümde karşımda gördüklerim yetmez gibi, kulaklarım da bahtiyardı.


Bir saat oturdum. Çöktüm, yere çöktüm. Ne kadar derin bir adammış Van Gogh. Kendini ifade etmek için yazdıklarıyla bugün tanıştım. Korkuların, deliliğin eşiğinde halen umutlu, renkli, dopdolu bir derinlik. Kendini ifade etmekse olay, bu bir şekilde gerçekleşiyor. Fırça kadar, kalemde de etkiliydi, sanki bir yanım onun arkadaşı gibiydi. Arkadaşı olmak istedim ya da. Kendi kendime oldum da yerde oturduğum o süre içinde.

"Belirli bir sükunet hissediyorum. Tehlikenin ortasında güvensizlik var. Eğer herhangi bir şeyi deneyecek cesaretimiz olmasa nasıl olurdu?"

Ah Vincent ah... Cesaret dedin, bizde oralardaydık. Zaman ve cesaret arasındaki ince bağ henüz çözülmedi. Ama bu aralar önemsemiyorum da, dünya umrumda değil, ben biraz daha olduğum noktada. Zamanı gelince cesaret de gelir mi, yoksa yine kendimimi kandırıyorum. Soruyorum, cevap yok. Sessiz.

Ben çok etkilendim bu dijital sergiden. Çıkışta mızmızlanan teyzeler de vardı, "Ben gerçek tual görmek isterdim" diyenler. Onlar da haklı da, bu başka bir şey. Klasik müziği ne kadar özlediğimi de fark ettim, 3000'den fazla görüntü kocaman, capcanlı, beni içine kattı. Gitmek isterseniz daha vakit çok var. Mayıs'a kadar görmek mümkün, tavsiyem kalabalık olmayacak bir vakitte gidin, kendinize güzel bir nokta çekin ve dalın resimlere. Sergi gibi gezilecek bir etkinlik değil de, sabit kalınıp seyre dalınacak bir deneyim. 

Deneyim! En sevdiğim kelime, gıcık olan var mı? Otururken dev ekranda yansıyan resimlerin arasında, eşsiz bir deneyim yaşadım. Konuştuk biraz kendisiyle.

Peki, bir soru sana Vincent Van Gogh: Hayat nasıl bir deneyim sence?

"Hayatı bilmenin yolu birçok şeyi sevmektir."

Peki, sen bunu nasıl yaptın?

Önce şöyle diyor: "Arıyorum, çabalıyorum, bunu tüm kalbimle yapıyorum."

Son olarak ekliyor: "Aynı zamanda hem kutuplarda hem de ekvatorda olamazsınız. Kendi yolunuzu seçmeniz gerekir. Ben de bunu yapmayı umuyorum ve muhtemelen bu renk olacak."

Olmuş.
Ruhuna sağlık.


bilgi için: http://grandeexhibitions.com/vangoghistanbul/

2 yorum:

  1. Çok merak ediyorum bu sergiyi, 15 ekimden sonra ankara'ya gidecekmiş, belki orda görmem mümkün olur. Van Gogh'u çok severim. Evvelki yıl ben de onunla ilgili değişik bir sergi gezmiştim Ankara'da. Bir grup ünlü Türk ressam yaşadığı yerlere gidip tablolarından esinle yeni resimler yapmışlardı, çok güzeldi. Umarım bu sergiyi görmek de kısmet olur.
    Öperim seni akidem şekerim:))

    YanıtlaSil
  2. Tez zamanda gidilecek! Daha çok sevilecek ve daha çok bilinecek öyle değil mi?

    YanıtlaSil