17 Nisan 2012 Salı

Her şey bir yana

O kadar güzel ki yeni gün. Garip bir gazoz markasını hatırlatsa da bu cümle, hani şişeyi ilk açtığında nefis bir portakal kokusu çıkar ya, öylesine tatlı bir kıvamdayım bu sabah. Her şey bir yana…

Sabah ilk uyandığında, “her şey bir yana” demeli insan. Hayat bir yana. Kaygıların, takıntıların, sivilcelerin, planların bir yana, hayat bir yana.

Çünkü gökyüzü masmavi. Vapurlar yine görevinde, yine çok şanslılar, çünkü görevleri yüzmek. Güneşe aşık olsam da, su bir başka bu hayatta. Bizi yıkayan su, sakin ama bir o kadar da tehlikeli. Ben tehlike kısmıyla hiç ilgilenmedim suyun. Boğulmaktan ilk yüzmeyi öğrenirken ilk korktum, sonrasında korkmadım. Bu yüzden sevdim derini, uzaklığı, sessizliği, yalnızlığı. Hep bana kendimi evimde hissettirdi su. İster suyun üzerinde, ister içinde. Su evimiz zaten, ana karnında bile.

Büyük bir kase su gibi hayat ve her şey, dönüştürmekle ilgili. Kendini dönüştürmek. Ne varsa içinde, onu dönüştürmek. Olumsuzu olumluya, fazlayı ortaya, eksik olanı yukarıya. Tam karnına doğru çıkarmak yerde gezinen hisleri. Neyse sence o yerin dibindekiler işte. Bir de fazla olanlar, kafandan gökyüzüne taşmış olanlar olabilir, onları da getir yine boğazına, birleştir hepsini kalbinde. Dönüşüm ya karnında ya kalbinde başlıyor olsa gerek. Çünkü kendimizi sadece korkularımızı dönüştürebildiğimiz vakit  “var” ediyoruz. Var işte onun bir vakti. Öyle her doktora gittiğinde verilen reçeteye uymakla olmuyor. Hayat,  ‘senin hazır olduğun bir vakit var’ diyor, o vakit dönüşüyor dönüşmesi gerekenler. Bir nevi zil çalıyor.

Zil çalınca, yüreğin hayatla yapması gereken anlaşmayı yapması gerekiyor. Zil çalınca, senin sıran gelince, “yok şu an sesim kısık konuşamam”, “dersime daha çalışmadım, biraz ertelesek bu konuşmayı” olmuyor, olamıyor. Vakti geldiğinde sende sözünü söyleyeceksin. Kendine güvenerek, sesini cırtlatmadan, kısmadan, en güzel tonunda duyaracaksın.

Korkuyorsan hala, kararını vermemişsin demektir. Ve en önemli şey eylemse, bugünkü eylemim yarınımı belirliyorsa, tıpkı dün yaptığım eylemimin bugünümü belirlediği gibi, o zaman kararımı vermeli ve bugün için en doğru hareketi yapmalıyım. Korkum varsa, eylem yok. Eylem yoksa, hayattan gelen bir cevap da yok.

Bence hepimiz yüzmeyi biliyoruz. Sadece unuttuk. Sudayız. Güvendeyiz. Ve her sabah olduğu gibi, her gece olduğu gibi: Her şey bir yana, hayat bir yana.


"Bugün de her gün gibi içimiz bomboş ve korkmuş halde uyandık. Çalışma odasının kapısını açıp okumaya başlamayın. Alın sazı elinize, bırakın sevdiğimiz güzellik yaptığımız şey olsun. Yeri öpmenin yüzlerce yolu var." Mevlana


ps: kendimi tekrarlamayı seviyorum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder