5 Ekim 2010 Salı

Zor bir günün ardından: Kedi sıcaklığı

Bugün benim için zor bir gündü. Çok sevdiğim bir arkadaşımın zor gününde ona destek oldum ya da olmaya çalıştım. Zor zamanlarda insan ne yapacağını şaşırıyor. Ne desen, ne etsen... Ama hayvanlar zor zamanlarda nasıl davranacaklarını, ne yapacaklarını çok iyi biliyorlar. Enerjimin düşük olduğunu anlayan iki kedim bana sokuluverdiler. İçimi ısıtıyorlar, tekrar şarj oluyor gibiyim.  Sevgi, sevmek, dokunmak gibisi yok...


Winston


Her eve bir hayvan lazım. Ben şanslıyım, iki kedim var. Onları oğlum gibi görüyorum, Puding ve Winston. Biri benim oğlum, diğeri sevgilimin oğluydu:) Şimdi bir aileyiz. Öyle manyak kedi babası, annesi rolünde değilim ama beni anlamaları, bana destek olmaları beni o kadar şaşırtıyor ki!
Puding

Şu anda sağ kolum üzerinde Puding oturuyor. Elimi öyle bir ısıttı ki, onu oradan kaldırmaya kıyamıyorum ve onun ağırlığıyla birlikte yazıyorum bu yazıyı. Beraber yazıyoruz yani. Sol dizimdeyse Winston var.

İkisinin de karakteri farklı. Ortak noktaları çok sevecen ve oyuncu olmaları. 2,5 yaşındalar ve sokaktan evimize taşındılar. Ne iyi oldu...

Bazen yoruluyorum, çok geliyor maması, kumu ama bunlar tamamen bir saçmalık. Seviyorsan eğer karşılığını da vereceksin. Sevmekle olmuyor, bakacaksın, özen göstereceksin. Her şeye olduğu gibi.

Konuşamıyorlar ama sezgileri feci kuvvetli. Normalde bu kadar yanıma sokulmazlar ya da ikisi aynı anda sokulmazlar. Ama hissediyorlar işte. Bazen annenin, arkadaşının, sevgilinin hissedemediğini, geliyor bir kedi hissediyor.

Yalnızlıktan canı sıkılanlara, depresyona girenlere, hayatıma renk gelsin ama evime gelsin isteyenlere şiddetle tavsiye ediyorum kediyi. Tüm hayvanları deli gibi seven ben, köpeklere de bayılırım, kuşlardan (özellikle muhabbet kuşlarından) biraz korkarım. Köpeğin bakımı daha zordur ama kedi inanın öyle değil. Evin neşesi, evin sıcaklığı, benim dostlarım onlar.

Bu yazımı okusalardı, eminim çok duygulanırlardı:)

6 yorum:

  1. Bendeniz kendilerini çok iyi tanıyan biri olarak söylebilirim ki canları istedi mi süper yaygaracı, oyuncu, ama bir o kadar da pamuk ötesi, "okşa beni, sev beni" türünde pofuduk kediciklerdir. Üstelik bana karşı da tanımlanamaz bir aşkları vardır ki sormayın gitsin:) hatta bu aşk, bu satırların yazarı sevgili arkadaşımın zaman zaman kıskançlığına neden olur:)

    bir gün kendi evim olduğunda Puding'le Winston'a bir kardeş gelir belki Ecem, kimbilir:)

    YanıtlaSil
  2. evet, zaman zaman kıskanıyorum oğullarımı:) ama neyse ki sevdikleri sensin!
    kardeş mi? harika olur:)

    YanıtlaSil
  3. selam ece,ne guzel yazmissin..bizim evin manzaralarina cok benziyor,4 kedi sariyor etrafimizi her gun,her gece,ve dedigin gii moral bozuklugunda sanki daha cok sarmaliyorlar bizi...kediler harikalar gercekten,dedigin gibi bana da cok geliyor bazen,mama idi kumdu ama sonunda degiyor,varliklari armagan gercekten...

    YanıtlaSil
  4. teşekkür ederim Sibel:) öp kedilerini benim için!

    YanıtlaSil
  5. uyy puding!! çok güzel olmuş oglumuz bizim :)..ilk göz ağrım benim o!! en soğuk ve zor kış günlerinde birlikte bekledik Ece'yi biz :))..winston ise sonradan geldi, farklı gerçekten ikiside. bende kedileri çok seviyorum, hayvanları çok seviyorum! ne kadar kıskandım seni şimdi, ne güzel sana destek vermeleri..zaten puding aynı sen! :) tüm o güzellikleri senden almış bu kadar mı benzer bir kedi sahibine :). kış günleri bitmeden yanına gelip pudingle uyumak istiyorum, eskisi gibi...kucağımda puding yanımda sen sız, winston da ayak dibimizde :)

    YanıtlaSil
  6. gel cenem, bekliyoruz seni!

    YanıtlaSil